4 Aralık 2014 Perşembe

HİCAZ DEMİRYOLLARI'NIN MERKEZ İSTASYONU:ŞAM

ŞAM...

Savaşın,çirkin yüzünü gösterdiği Suriye topraklarının bir parçası olan Şam...

İster Şam ister Damascus ya da ona verilen çok sayıda diğer isimle hitap edin değişmeyen bir şey var ki orası Verimli Hilal'in bir bölümü,Dünya tarihinin en büyük kentlerinden biri,Hicaz Demiryolları'nın merkez istasyonu ya da farklı din,mezhep ve kültürlere ev sahipliği yapan bir hazine...

Kentte gezilecek tarihi değerler eski kent merkezinde toplanmıştır.Nerede kalıyor olursanız olun son derece ucuz olan taksilerle buraya ulaşmak oldukça kolaydır(Kentin bir ucundan diğer ucuna 5-10 tl ödeyerek gitmek mümkün). 

Selahaddin Eyyubi Türbesi,Hamidiye Çarşısı,Emevi Camii,İlk Türk Hava Şehitliği,Süleymaniye Külliyesi,Sultan Vahdettin'in Mezarı,Hicaz Demiryolu'nun merkez istasyonu olan gar binası, Kasyun Dağı ve bunların barındırdığı değerler önemli turistik unsurlardır.



SELAHADDİN EYYUBİ TÜRBESİ 

1193'te ölen Selahaddin Eyyubi 1187'de Kudüs'ü Haçlı güçlerinden geri alması ve III.Haçlı Seferi'nde gösterdiği başarı ile bilinir.Türbesini ise Mısır'ı fetheden Yavuz Sultan Selim yaptırmıştır.Türbe,Şam Kalesi,Emevi Camii ve Hamidiye Çarşısı'ndan oluşan yapıların arasında bulunur.











HAMİDİYE ÇARŞISI 

Eski kent merkezinde bulunan bu kapalı çarşı,II.Abdülhamit'in burayı ziyaretinin anısına Hamidiye olarak adlandırılmıştır.Çarşının yer aldığı bölge aslında Roma dönemine ait kalıntılar barındırır fakat sonradan yapılan eklentiler daha ziyade 19. yy tarihlidir.




Çarşıda çok sayıda aktar,hediyelik eşya dükkanı,dondurmacı,tatlıcı ve kuyumcu görmek mümkün.














Başınızı yukarı kaldırdığınızda ise ilk bakışta anlam veremediğiniz delikler göze çarpar. Bunların 1925 yılında Fransız uçaklarının makineli tüfeklerinden çıkan kurşunlar olduğu söylenir.





Çarşının sonuna gelindiğinde küçük bir meydan ,etrafta dükkanlar ve tam karşıda tüm heybetiyle Emevi Camii sizi karşılar.








EMEVİ CAMİİ

Dünyanın en eski (M.S.715) ve görkemli camilerinden biridir.










Farklı inanç ve mezheplere ev sahipliği yapmıştır.Günümüzde Vaftizci Yahya (Hz. Yahya)'nın Türbesi cami içindeki yerini korumaktadır.








Camide dört mezhebi temsilen dört mihrap bulunur.








Dikdörtgen planlı caminin avlusunun bir köşesinde Hz. Hüseyin in Kerbela da kesilen başının sergilendiği ve daha sonra defnedildiği türbe yer alır.






Burası Şiiler in ağıt yaktığı önemli ziyaretgahlardandır.

Avlu üç taraftan revaklarla çevrili olup ortasında bir de şadırvan bulunmakta.











Ayrıca İslam inancına göre İsa Peygamber in kıyamet günü öncesi Emevi Camii'nin en yüksek minaresi olan "İsa Minaresi"ne ineceğine inanılır.






İlk Türk Hava Şehitliği 
Selahaddin Eyyubi Türbesi'nin bitişiğinde küçük bir şehitliktir.1914 yılında İstanbul'dan kısa aralıklarla yola çıkan iki uçak uzun uçuşların ardından sırayla Şam'a varırlar. Fakat ilk uçak Kudüs'e gitmek için havalandıktan kısa süre sonra, ikinci ekip ise yaklaşık iki hafta kadar sonra Yafa yakınlarında düşer.İlk uçakta bulunan Yüzbaşı Fethi ve Üsteğmen Sadık beyler ile ikinci uçakta bulunan Üsteğmen Nuri Bey yaşamını yitirir.Naaşları şu anki ebedi istirahatgahlarına defnedilir.








Hicaz Demiryolu Ve Şam Garı 

İstanbul ile Medine arasına yapılan dönemin önemli demir yolu hattının bir bölümüdür.İnşaatına 1903 yılında başlanan yolun ilk bölümü Şam -Der'a arasına döşenmiş.1905'te kısmen ulaşıma açılan demiryolu hattında Şam-Medine arası ulaşım 1908 de başlamış.Yapımında 2. Abdülhamit'in katkısı büyük olmakla birlikte çok sayıda müslüman ülkeden destek ve yardım görmüş.
            


1. Dünya Savaşı nedeniyle ömrü kısa süren demiryolu hattının bazı istasyonları hala ayaktadır.Bunların başında da bu hattın merkez istasyonu olan ŞAM GAR BİNASI gelmektedir.

   




(Sultan Abdülhamit'in şahsi lokomotifi hala garın ana girişinde sergilenmektedir.)













Günümüzde Şam Gar Binası ayakta durmakla birlikte peronların olduğu bölgede kazı çalışmaları yapılmakta.Dükkanlar,pasaj ve alış veriş merkezinin yapılacağı konuşulanlar arasındaydı.

Kentte eski lokomotiflerin sergilendiği bir açık hava müzesi de bulunmaktadır.




















Şam da Hayat 

Şam da geçirdiğimiz süre içinde tarihi ve turistik mekankarı gezmenin dışında şehri taksilerle olduğu kadar yaya olarak da keşfetme ve bolca gözlem yapma fırsatı bulduk.Önce Türkiye ile kıyaslandığında oldukça ucuz olduğunu farkettim.Öyleki iyi bir restoranda  4 kişilik bir akşam yemeği için(kebabı,humusu,mezeleri ve içecekleri ile birlikte) 40 TL civarında para ödedik.parantez içinde bahsi geçen humusa ise ayrıca değinmek isterim.Krema kıvamındaki bu meze nohut ezmesinden yapılıyor fakat Şam da yediğim humus nohuttan daha fazlasıydı...
    

Hediyelik eşya dükkanlarında yaptığımız alış verişlerde pazarlık yapmamız önerildi ve biz de öyle yaptık.Çok ısrarcı olmamamıza rağmen fiyatların bir anda yarı yarıya düştüğünü gördüp doğrusu şaşırdık.
Şam halkı turizme adapte olmuş görünüyor.Geceleri çok sayıda açık kahve ,kafeterya,çay bahçesi lokanta tatlıcı vb hizmet veriyor ve tıklım tıklım dinamik bir görüntü Şam sokaklarında eksik olmuyor.Çok sayıda Avrupalı turisti görmek mümkün, içkili mekana rastlamak ise zor.







Küçük otel ve pansiyonlarda çalışanların bile çoğunun akıcı düzeyde İngilizce konuşabiliyor olmasına şaşırmadım desem yalan olur.Turizme kucağını bu kadar açmış bir yerde hijyen ve temizliğe dikkat edilmiyor olmasını ise yadırgadım.Pansiyon ve otellerdeki çarşaf ,yastık kılıfı vb eşyaların daha önce de kullanılmış olduğu çok belliydi.Sokaklarda açık bir şekilde et satışı yerli halk tarafından normal karşılanıyor. Kaldırımda ya da çarşıda gezerken tepeden sarkan et parçaları nedeniyle arada eğilerek yürümek zorunda kalabiliyorsunuz.Belki de bu kendine has özellikler başlı başına bir ilgi yaratıyor olabilir başka memleketlerden gelen insanlar için.
         
Ortak bir kültür mirasını paylaşıyor olmamıza rağmen uzun yıllar boyunca Devletler düzeyinde Suriye ile kopuk ilişkiler yaşanması bizler tarafından bu toplumun hiç tanınmamasına neden olmuş.Fakat hatırı sayılır bir kitlenin bizleri özellikle tv dizileri sayesinde tanımaya başladığına hatta sempati duyduğuna tanık oldum.



Süleymaniye Külliyesi 
İçinde medrese,imarethane,camii ve arasta bulunan bir kompleks olarak düşünülebilir.










Mimar Sinan ın eserlerinden biridir.Ancak yapı uzun yıllar boyunca kaderine ve de çürümeye terkedilmiş.
Daha sonra Türk Hükümeti nin katkılarıyla Suriye ile ortak bir restorasyon çalışması başlatılmış.
Cami nin arka bölümünde bulunan avluda Sultan Vahdettin in ve aile fertlerinin mezarları bulunur.


Bu bölüme bir görevli eşliğinde girilebiliyor ve görevli aynı zamanda Türkçe olarak mezarlar hakkında bilgi veriyor.
Kasyun Tepesi 
Karşıdan bakıldığında çok da estetik bir görüntüsü olmamasına karşın aşağı bakıldığında Kasyun güzel bir Şam manzarası sunar.Fakat bundan ziyade Kasyun'u meşhur yapan farklı bir özelliktir.Bazı tarihsel anlatılarda Dünya daki ilk cinayetin buradaişlendiği dile getirilir.Kabil'in, kardeşi Habil'i burada öldürdüğüne inanılır.
SON SÖZ...
Vize muafiyetiyle Türkiye ile Suriye arasında sadece sosyo-kültürel anlamda değil,ticari ilişkilerde de gelişmeler yaşandı.Özellikle yerel düzeyde turizm ve taşımacılık önemli bir gelir kapısı oldu.Ta ki iç savaş patlak verene kadar.Artık bu anlatılanlar ne kadar geçerli ya da değil bilinmez. Suriye son dönemde yaşanan dramatik gelişmelerle birlikte cazibesini de kaybetti.UNESCO'nun Dünya Mirası Listesi'nde bulunan Şam'daki tarihi değerlerin ne durumda olduğu ise kocaman bir soru işareti.
Başka bir coğrafyada tekrar görüşmek dileğiyle...
GÜRHAN CANDAN