6 Kasım 2015 Cuma

Doğu'nun Güzel Kenti Kars

Ermenistan'a sınır komşusu olan yüksek ve soğuk şehir...

Kaşar peyniri,kazları,balı ve bu coğrafyada görmeye alışık olmadığımız evleriyle aklımızda yer eden uzak diyar.
Kars,öyle geçerken uğrayabileceğiniz bir yer değil,"yolumun üzerindeydi durup bir bakayım" diyebileceğiniz bir yer hiç değil...



    1800 lü yılların sonunda Rus egemenliğine giren yörede o döneme ait kesme taştan yapılmış çok sayıda ev bulunuyor ve şehre farklı bir hava katıyor.Okuduğum kaynaklardan edindiğim bilgilere göre Baltık kültürüne ait mimarinin izleriymiş.Bizlere Ruslardan miras kalmış yani.Bu yapıların arasında dolaşırken geçmiş zamanı yaşıyorsunuz sanki.Kars'ta dolaşmaya devam edelim;doğuda Kars Kalesi'ni görüyorsunuz,bir zamanlar bitişiğindeki tepelerde "İnsanlık Anıtı" yükseliyordu."Ucube" olduğu gerekçesiyle yıktırıldı 2011 yılında.



Kentin içinden Kars Çayı geçiyor ve Aras'a kavuşmak için var gücüyle ilerliyor.

   (Kars Çayı ve arka planda Kars Kalesi)


Şehrin daha düne kadar Anadoluyla ulaşımını sağlayan bağ, demiryolu idi,günümüzdeyse karayolları ve araçlarının gelişmesi dahası havalimanı yapılması buraya ulaşımı kolaylaştırmış.Şimdilerde demiryolunun  Orta Asya'ya bağlanması için yeni projeler gündemde.Bakalım Kars'a etkisi nasıl olacak hep beraber göreceğiz.Diğer yandan Ermenistan sınır kapısının kapalı olması da Kars'ın çevresi ile olan ulaşımını sınırlandırıyor.Yukarıda sözünü ettiğim bağlantılar gelişirse kentin sosyo-ekonomik durumunda da kuşkusuz önemli değişiklikler yaşanacaktır.Günümüzde Kars nüfusunun yaklaşık % 75 i tarım ve hayvancılıkla uğraşıyor ve ekili dikili alanların yaklaşık %90 ı  tahıllara ayrılmış durumda.Sanki bu tablo farklı yöne doğru evrilecekmiş gibi geliyor.
      Kafkas ırkı arıların ürettiği ballar ve büyükbaş hayvancılığın gelişmiş olması nedeniyle mandıracılık, yöre insanının en önemli geçim kaynakları arasında yer alıyor, öyle ki Türkiye'nin dört bir yanına bal, Kars Kaşarı ve Gravyer peyniri satışı yapılıyor.




 




Her iki üründe de iddialı olduklarını söyleyebilirim...!

Kars'ın bir başka önemli geçim kaynağı da kaz yetiştiriciliğidir.İş olanaklarının kısıtlı olması nedeniyle önem kazanan kaz yetiştiriciliği zaman içinde bir aile geleneğine dönüşmüş.


Kazların kesilmesi sonbahar mevsiminde gerçekleşir ve buna yöresel olarak "kırma" denir.Kırılan kazlar güneşte kurutulmak ya da derin dondurucuda dondurulmak suretiyle saklanır.
       Türkiye'deki kaz varlığının yaklaşık % 30 u Kars - Ardahan Yöresi'nde bulunuyor ve son yıllarda sadece eti ile değil tüyü ile de rağbet görüyor.



        Volkanik bir plato olan yörede seyahat ederken arazinin erozyona uğraması sonucunda oluşan ilginç şekiller  bana Kapadokya'yı anımsattı...





(Aras Nehri yörenin önemli akarsularından olup Kars - Erzurum hattında bir süre yolculuğunuza eşlik ediyor)

Yol yapım çalışmalarının olduğu kesimlerde volkan camı da denilen obsidyen kayaları güzel görseller oluşturdu.



   (Hayvanları için ot biçerek aile bütçesine katkı sağlayan Karslı bir 
delikanlı)

     Gelelim gezilerimin vazgeçilmez ayrıntısına !!! Elbette yörenin yemeklerinden bahsediyorum.Kaz eti,metal bir tasta pişirilen piti,dağlarda beslenen sığırların etlerinden yapılmış döneri fevkalade lezzetli.Ayrıca ekşili et,erişte aşı,nezik,katmer,kete,kesme çorba,feselli,haşıl,hangel,hörre gibi un,baklagil ve et ağırlıklı yemekler buraya gelenler için alternatif lezzetler.Görüldüğü üzere yörenin doğal koşulları,başka bir ifade ile ekonomik etkinlikler ve yörenin kendine has varlıkları mutfak kültürünün şekillenmesinde önemli rol oynamış.Bu yiyecekler içinde benim favorimin "piti" olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim.


     (Piti.....)


 (Yemeğin suyuna doğranmış lavaş ekmeği, piti ve Kars yaylalarında beslenen sığırların etlerinden yapılmış döner...)


Tiflis - Posof hattı üzerinden geldiğim Kars'tan ayrılmadan önce yörenin hoşgörülü ve saygılı insanları hakkında şunları söylemek isterim:Anadolu'nun birçok yerinde olduğu gibi burada da zaman içinde halklar birbirine karışmış, birbirlerinden etkilenmiş ama hepsi geldikleri kültürden bir şeyler katmış.Yukarıda da belirttiğim gibi bunların içinde en beğendiğim hoşgörü oldu diyebilirim.Umarım yanılmıyorumdur...

Bir gün bir şekilde Kars'a giderseniz yaklaşık 50 km ötede Ermenistan sınırı kıyısındaki "Kırk Kapılı Şehir"i  yani Ani Harabeleri'ni,kent merkezindeki Havariler Kilisesi'ni,Büyük Katedral'i,Gazi Ahmet Paşa Konağı'nı,Beylerbeyi Sarayı'nı gezmenizi öneririm.

   (Havariler Kilisesi ya da Diğer adıyla Kümbet Camii)

Ayrıca Sarıkamış ilçesindeki kayak merkezi kayakseverler için alternatif bir rota olabilir.Sarıkamış'taki kar kalitesinin kayak için oldukça ideal olduğunu duymuştum.





Unutmadan,Sarıkamış'ta Katherina Av Köşkü'nün ziyaret edilebileceğini de belirteyim.

                    GÜRHAN CANDAN